top of page

ANANI AVRADINI!

Dışarıda birkaç işim vardı. Arabaya bindim ve yola koyuldum. Derken yanımdaki arabadan bir ses yankılandı, Sevgili Barış Manço'nun "domates, biber, patlıcan" şarkısı gibi, "Ananı avradını..." diye.

Şimdi seninle birlikte, bu sesin beni derinlere götürdüğü spiritüel bir yolculuğa çıkacağız.


Hiç düşündün mü, insanlardan ne kadar çok etkileniyorsun? Farkında olmadan, hayatını onların düşüncelerine, sözlerine, yorumlarına göre şekillendiriyorsun. Instagram’a koyduğun bir fotoğrafa gelen güzel yorumlarla mutlu oluyorsun; olumsuz bir yorumda moralin bozuluyor. Arkadaşının bir fotoğrafını beğeniyorsun ama o seninkini beğenmemişse, sonraki fotoğrafını beğenmiyorsun.

Marketteki kasiyer asık suratlıysa “Günaydın” demekten vazgeçiyorsun. Whatsapp’tan mesajına geç cevap verene sen de geç cevap yazıyorsun. Müdürüne sinirleniyorsun, sonra eve gidip hiçbir günahı olmayan eşinin başının etini de yiyorsun. Adamcağız da dinliyor garibim, ne yapsın.

Bu örnekleri çoğaltabiliriz.

O halde, yukarıdaki dışsal paragraftan, içsel alana geçip daha derine inelim.


"Herkes ne söylerse söylesin, sen kendini bil; bu sana yeter."— Mevlana


Kendini tanımadığın için dışsal uyarılardan etkilendiğin bir alandasın. Ve bu dışsal uyarıların %99’unu diğer insanlar oluşturuyor. Yukarıda bahsettiğim örnekler gibi: İnstagram’da kötü bir yorum geldiğinde üzülüyor, müdürünün bir sözüyle kafanı meşgul edip uykusuz kalıyorsun ya da trafikteki birinin küfürlü tepkisine alınıyorsun. İşte o bana küfür eden arkadaşımız da kendini bilmiyor. Yani kendini tanımıyor. Küfür ettiği için değil! Yol vermeyişime içerlenip, egosuyla öfkelendiği için.

Bu alanda sıkışıp kalmış. Çünkü zihni başkalarının etkisi altında. O başkası burada ben oluyorum. Eğer bu alanda hayatını sürdürüyorsan meditasyon yapman imkânsızdır. Instagram’da kötü bir yorum seni etkiliyorsa ya da müdürünü kafana takıp gece uyuyamıyorsan, meditasyon yapamazsın.


Meditasyon:

Meditasyon, genelde zihni sakinleştirmek, stresle başa çıkmak ya da huzur bulmak için bir araç olarak görülür. Peki kadim öğretiler meditasyonu nasıl tanımlar dersin?

Tanımlamaz!

Evet, meditasyon tanımlanmaz. Sadece sonucunun ne olacağı söylenir.

Meditasyon, zihni sakinleştirmekten öte, zihnin ötesine geçme hâlidir.

Meditasyon, yogada ve tasavvufta seni saf bilincin içine taşır. Ruhunla evrensel ruhun birleşme hâlidir. Sonsuz aşk hâlidir.


Peki, sen bu birleşmeyi yaşadın mı meditasyonlarında? O aşk hâlini, ruhunla Allah’ı deneyimledin mi?

Hayır.

O zaman meditasyonu deneyimlemedin. Konu bu kadar basit.


"Ama ben meditasyon yaparken zihnim sakinleşiyor, stresle başa çıkabiliyorum. O zaman meditasyon yapmış olmuyor muyum?"

Evet, meditasyon yapıyorsun. Ama bilincinin idrakine göre. Senin bilincin şu an meditasyonu böyle algılamaya yetecek bir alanda. Ve bu, senin için meditasyondur. Ve harika bir şey yapıyorsun. Zamanla pratik ede ede, dönüşe dönüşe meditasyonu da deneyimleyebilirsin.


Meditasyon, sana gerçek özünü, yani saf sevgi oluşunu hatırlatır. Zihnin ötesinde, evrensel birlik ve derin bir farkındalık hâlini deneyimlersin. Zihnin ötesinde! Çünkü zihin, gerçek özünü ve varoluşu anlamanda bir perdedir.


Peki, ben o meditasyonu, evrenle bir olma hâlini, aşk hâlini nasıl deneyimleyeceğim?

Biraz önce bana şu soruyu sordun: "Ama ben meditasyon yaparken zihnim sakinleşiyor, stresle başa çıkabiliyorum. O zaman meditasyon yapmış olmuyor muyum?"

Bu soruda cevabı verdin aslında. Şu an bu bilinç hâlindesin. Zihnin sakin değil ve sakinleştirmek için bir çaba harcıyorsun. Bir arzun var, zihnini sakinleştirip stresle başa çıkmak için meditasyonu bir araç olarak kullanıyorsun.

Tüm bunlardan özgürleştiğinde, yani çabasız ve arzusuz olduğunda, işte o zaman meditasyonu gerçekten deneyimleyebileceksin! Şu anda meditasyon yapıyorsun ama deneyimlemiyorsun. Çünkü önünde perdeler var. Bu perdeler, zihnini sakinleştirme çaban ve stresle başa çıkma arzun.


Peki, bunlardan nasıl özgürleşeceğim?

Zihnini kontrol ederek.

Pompacının suratı asık diye ona “Kolay gelsin” demediğin için zihnin girdapların içinde dönüp duruyor. Zihnin sana diyor ki:“Hımm, asık suratlıysa kolay gelsin demeyi hak etmiyor.”


Yoga nedir, biliyor musun?

“El üzerinde akrobatik hareketler yapmak, bedensel egzersizler, nefes çalışmak diye biliyorum ”

Yok, ananı avradını!

Ne oldu? Etkilendin mi? Bir yoga hocasına bu sözü yakıştıramadın mı? Bana olan bakış açın değişti mi? İşte bunlar zihninin girdaplarıdır. Kontrol sende değil, bende. Sana küfür ettim ve 3 saniyede zihninden neler geçti. Bir düşün, günlük hayatında bu girdapları ne kadar çok yaşıyorsun? Arkandan biri konuştuğunda mesela.

İşte özgürlük, bu girdaplardan kurtulduğun an tezahür eder. O zaman Mevlana’nın dediği gibi kendini bilirsin.


Yoga, zihni kontrol etme sanatıdır. Yogada yaptığın tüm o asanalar, yani egzersizler ve nefes çalışmaları, zihnini kontrol edebilme hâline gelmen için birer aşamadır.

Bir yogi, zihninin kontrolünü eline almış kişidir. Zihnini kontrol ederek spiritüel yolculuğunda, meditasyon hâlini deneyimleyebilirsin.


"Benim de zihnimi kontrol etmeye ihtiyacım var. Ne yapmalıyım?"

Çaba harcamalısın. Arzu duymalısın.

"Ama yukarıda, çabadan ve arzudan özgürleştiğinde meditasyon yapacak aşamaya geleceğini söylemiştin."

Aferin! Yine güzel yakaladın.

İlk önce arzu duymalısın. Çaba sarf etmelisin. Disiplinle hareket etmelisin. Sabahları kıçını kaldırıp erken kalkmalısın. Bugün yaptım, yarın yapmayayım diyerek olmaz. Çalışmalarını düzenli olmalı, yemek yemek gibi bir alışkanlık haline getirmelisin.


Farkındalığın arttıkça bilincin daha yüksek bir alana çıkacak. Burada arzu ve çabanın bir noktadan sonra anlam ifade etmediğini kendin deneyimleyeceksin. Ama bu öyle zihninin planlayabileceği bir süreç değil. Zihin sana şöyle demeyecek:"Hımm, şimdi çabaladım, arzu duydum, meditasyonu deneyimlemeye çalıştım. Şimdi de birlik hâlini, aşk hâlini deneyimlemek için çaba göstermeyeyim, arzu duymayayım ki o bilince yükseleyim."

Bu kendiliğinden gelişecek bir süreç. Farkındalığın çok yükselecek, ama bunu fark edemeyeceksin.


Başarı kaçınılmaz dediğim nokta, yogadaki 7. basamağı deneyimleme hâlindir yani Meditasyonu.

Düşün, 8 basamaklı yoga sisteminin sondan bir önceki aşaması meditasyondur. İlk altı basamak, seni buna hazırlamak için vardır.

Son basamakta, artık zihin de kalmıyor, başkaları da kalmıyor. Hatta yoga da kalmıyor. Yoganın 8 basamağı, çakranın, makranın tamamen ötesine geçtiğin bir alan. Zihninin doldurduğun bilgilerden özgürleştiği yer. İşte o zaman, sana ananı avradını diyenle, çok güzelsin diyen arasında bir fark kalmayacak!


Off, zihnini nasıl da bilgilerle doldurdun! O eğitim senin, bu eğitim benim koşturup duruyorsun.

"Nasıl yani? Hiç eğitim almayalım mı, bilgi edinmeyelim mi?"

Hayır, alacaksın. Bunların hepsini yapacaksın. Biraz önce bahsettim ya, çabalayacaksın diye... O çalışmalarındaki kitap okumaların, eğitimlerin olacak elbette. Ama çoğumuz bu döngüde sıkışıyoruz. Egomuz fısıldıyor: "Daha çok bilgi, daha çok eğitim!"

İşte o zaman içindeki saf bilgiden, özünden uzaklaşıyorsun. Mevlâna’nın dediği “kendini bilme” hâline gelemiyorsun. Çünkü sen artık aldığın eğitimlerin toplamısın. Yoga eğitimi aldın, "yoga hocasısın."Enerji eğitimi aldın, "Theta Healing'cisin."

Bu kimlikler de, yukarıda bahsettiğim perdeler gibi zihinde perdeleri oluşturuyor; özünü hatırlamanı engelleyen yeni benlikler haline geliyor. Ama önce bu aşamalardan geçeceksin. Çünkü kelimelerin diliyle anlıyorsun. Vakit geldiğinde bu benliklerinden özgürleştiğinde, işte o zaman Kaivalya’yı, yani sonsuz özgürlüğü ve birliği deneyimleyeceksin, nasipse!

Spiritüalizm bilgi edinme yolu değil, deneyim yoludur. Ve şunu da unutma: Hiçbir şey bilmen de gerekmiyor. Hiçbir şey!


Önce ananı avradını dedi ve ileride arabasını önüme kırıp durdu... Çok öfkeliydi. Camıma yaklaştı, camı açmamı istedi.

Açtım.

"Arabama çarpıyordun! Neden yol vermedin?" Aralarda küfürler de sıralıyordu tabii.

O sırada aklımdan, yazmayı planladığım yazı geçti. Konum kök çakraydı. Çünkü bu adam sadece kök çakrasıyla hareket ediyordu. Birden ona “Kök çakra!” dedim.

"Ne?" dedi şaşkınlıkla.

"Kök çakra," diye tekrar ettim.

Ne çakrası, ak...!" diyerek bir küfür savurdu. O küfür edince hafifçe tebessüm ettim. Adam sinirle, "Manyak mıdır nedir?" diye söylenerek arabasına bindi ve uzaklaştı.


Bu yazımda kök çakra dengesizliğinin günlük hayattaki yansımalarını ve bir ses çalışmasıyla nasıl dengeleyebileceğinizi anlatacaktım. Ama konu meditasyona yöneldi.

Artık diğer yazımda anlatırım, nasipse!


Eyvallah...



 
 
 

Comments


© 2023 by Muzaffer Alemdar Tüm hakları saklıdır.

MESAJ GÖNDER

 

​​

​muzafferalemdar1@gmail.com

  • Black Instagram Icon
  • Black YouTube Icon
bottom of page