top of page

KELİMELERİN GÜCÜ VE EVRENLE OLAN İLİŞKİSİ...

Güncelleme tarihi: 14 Şub

Kelimelerin Gücü ve Evrenle Olan İlişkisi:


Zerdüştlük’te bir öğreti vardır: “İyi düşün, çünkü iyi kelimeler söylersin; iyi kelimeler söylediğinde ise iyi eylemler yaparsın.” Aynı şekilde, kötü düşündüğünde kötü kelimeler sarf eder, kötü eylemlerde bulunursun.


kelimelerin gücü ve evrenle olan

Bu öğreti, kelimelerin hayatımız üzerindeki gücünü 4000 yıl öncesinde bile vurguluyor. Kelimeler sadece birer araç değil; hayatımızı şekillendiren, enerjimizi belirleyen unsurlardır.


Bir örnek verelim: 5 yaşındaki bir çocuğun bir köpeğin peşinden koştuğunu hayal edin. Annesi ona “Gel buraya, seni yer!” diye bağırıyor. Bu basit cümle, çocuğun zihninde köpeği bir canavara dönüştürüyor. Artık o sevgi dolu zihin için köpek korkulacak bir şey haline geliyor. İşte bu gibi kelimelerle, çocukken açık olan üçüncü gözümüz zamanla kapayan kelimelerdir. Off, ne kadar da etkili değil mi.


Aynı şekilde, bir kişiye bir sorunla nasıl başa çıkacağı söylendiğinde “Bu çok zor.” diyorsa, artık o iş zordur, çünkü zor olduğunu söylemiştir! Ancak bir başkası “Tamam, yaparım.” diyorsa, yapar. Zor olduğunu düşünen kişi, "zor" kelimesinin ardında yatan dirençle boğuşacaktır. Oysa manevi bir zihinde "zor" diye bir şey yoktur. Zorluk, bir fırsat olarak görülür. “Bu zorlu yolda kendini yolun akışına bırakır..


İlerledikçe zamanla, olumsuz kelimeler kullanmamaya başlarsın. Mesela, “Off, hava çok sıcak.” demezsin. Çünkü bilirsin ki, havadan şikayet etmek havayı soğutmaz. Ne kadar basit değil mi? Bu tür kelimeler frekansımızı düşürür, çakralarını tıkar ve negatif titreşimler yayar.


Eğer kelimelerin gücünü gerçekten deneyimlersek, bırak negatif cümleler kurmayı, ağzımızı bantlayarak dolaşır hale geliriz.

Peki, evrenin Kelimelerle İlişkisi nasıl? 

Sıkça duyduğunuz şu yaklaşımı düşünelim: “İstiyorum deme, istedim oldu de.” Denir ki, evren senin kıtlık bilincinde olduğunu düşünür ve bu yüzden dileğini yerine getirmez. Ne yani, evren ve zihnin o kadar basit mi? Kur’an'daki hadislerin Emeviler tarafından değiştirildiği gibi, spiritüel öğretiler de zamanla aynı değişime uğruyor. Ne kadar bağlantılı, değil mi!


Dikkat ederseniz, Instagram'da bazı postlar var. “637382 sayısının altına ‘Evet, istedim oldu yazıp mühürleyin’ isteğiniz gerçekleşecek!” diyorlar. Binlerce insan bunu yapıyor. Bir düşünün: Reels videolarında dolaşan biri bu postu görüyor, sonra altına “Evet, istedim oldu” yazıyor. Ardından Zuhal Topal’la Yemekteyiz programından bir reels izliyor. His nerede, içselleştirme nerede? Bir robot gibi söylenen yapılıyor. Aklıma küçükken beslediğim papağanım Şakir geldi; o da "merhaba" derdi.


Yıllardır televizyon izlemiyorum, gazete okumuyorum, ekonomiden veya siyasetten hiçbir şey bilmiyorum. Geçen gün birisi bana Serenay Sarıkaya’nın bir dizide oynadığını söylediğinde, kim olduğunu bilmediğimde şok geçirdi kızcağız. Televizyondaki olumsuz kelimeler ve gazetelerdeki haberler enerjimizi düşürüyor. 3. gözün ya da çakraların açılması bu tür enerjilerden uzak durarak mümkün olur. Her gün Twitter'da gezinip strese giren biri bırak 3. gözünü açmayı, diğer gözlerini de kapar. Mesele ormana gitmek değil; mesele olduğun yerde dönüşmektir!


Kelimelerin gücünün yetmediği tek yer,  mutlak güçle olan ilişkimizdir. “İstiyorum” dediğinizde, Evrenin sizi kıtlık bilincinde sanıp dileğinizi yerine getirmeyeceğini düşünmek spiritüel şapşallıktır. Allah senin onunla kuracağın ilişkinde kelimelerine mi bakıyor sanıyorsun? O, kalbinize, niyetlerinize ve düşüncelerinizin saflığına bakar.


Manevi boyutta kelimeler değil, düşünceler ve niyetler etkilidir. Kalıplaşmış kelimelerle duaların evrene ulaşmaz. 

Bir kapıyı düşünün: Sen kapının önündesin, evren ise arkasında. Niyetlerini iletmek istiyorsun, ama kapı sesi geçirmiyor. Anahtarı bulup kapıyı açman lazım. O anahtar da bildiğin gibi saf bir kalp ve açık bir zihindir. Kapıyı açtığında ise karşında bulacağın şey, sen.


Ve o an anlarsın: Demek ki tüm bu süreçler, dualar aslında kendimeymiş. Demek ki, Allah gibi yaşamalıyım. Para istiyorsam, parayı vermeliyim. Huzur istiyorsam, huzur dağıtmalıyım. Hallaç-ı Mansur’u okumak ya da izlediğimiz videolardan sonra ““Herkes Tanrı, ben de Tanrı’yım” diye ortalıkta dolaşmakla olmuyor. Allah’ı, Evren’i, Tanrı’yı, Tengri’yi, Brahman’ı “yaşamalısın”.


Şimdi gözlerini kapa ve düşün: “Nasıl yaşamalısın?”


Namaste

Eyvallah...




Yorumlar


© 2023 by Muzaffer Alemdar Tüm hakları saklıdır.

MESAJ GÖNDER

 

​​

​muzafferalemdar1@gmail.com

  • Black Instagram Icon
  • Black YouTube Icon
bottom of page