Üçüncü GÖZüm nasıl açılır? Bir ÇİLİNGİR yardım edebilir mi!
- Muzaffer Alemdar
- 13 Eyl 2024
- 5 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 30 Oca

3. gözünü açmak için bir çilingir çağır, hemen açılacaktır dense, çoğumuz o çilingiri çağırmaya meyilli oluruz. Ne kadar da meraklıyız değil mi? 3. gözüm açılsın, içgörülere sahip olayım, çakraları, auraları göreyim, karşımdakinin zihnini okuyayım, geleceği bileyim… Spiritüalizme yönelme amacımız, bu tarz “yetilere” sahip olmak için olabiliyor kimi zaman. Yani: “egoya!”
Spiritüalizmde egoya başka bir zaman değineceğim. Şimdi size 3. gözümüzün neden açılmadığını anlatacağım.
İlk olarak şunu bilmek gerekiyor: Bu farkındalık, 3. gözümüzün açılması için bilmemiz gereken en önemli bilgidir.
“3. gözünüzü hiçbir teknik, gökten inen İsa, Tanrı, Tengri veya Allah açmayacaktır.”
Bunu yalnızca siz açabilirsiniz. Bu tamamen sizin elinizdedir. Ve şimdi şunu da unutmayın: 3. gözünüzü açmak için uyguladığınız tüm teknikler doğrudur!
Bu çelişkili mi geldi? Aslında değil. Açıklayacağım, ama önce 3. gözün ne olduğunu anlamamız lazım.
3. Göz Nedir?
Hepimizin bir 3. gözü zaten var ve açıktı. Ancak zamanla kapanmaya başlayarak gelişemedi. Peki, ne zaman kapanmaya başladı?
Küçük yaşlarda, hayatı anlamlandırmaya başladığımız o çocukluk dönemlerinde, ailemiz, okul, toplum ve kurallar tarafından örtüldü ve zamanla kapandı.
3. göz, yogada “Ajna Çakra” olarak bilinir. Manevi anlamda bilincin ve farkındalığın merkezi olarak kabul edilir. Fiziksel olarak alın bölgesinde, kaşların arasında yer alır. Bu çakra, sezgilerin, ruhsal uyanışın ve içsel bilgelik merkezidir. 3. gözün açılması, derin bir içsel görüş ve sezgisel güçlerin gelişmesine, manevi boyutlara daha açık hale gelmeye yol açar.
Bu yüzden birçok teknik uygulanır: 3. göz aktivasyon teknikleri, meditasyon, nefes çalışmaları, yoga, mantralar, kristaller… Uygulamaya başlarız, ama sonuç alamadığımızı fark edip başka bir teknik deneriz.
Üçüncü gözüm nasıl açılır?
Saf mısınız? Temiz misiniz?
Cevap bu kadar basit. 3. göz yalnızca temiz bir zihin tarafından açılır. Saf olmayan bir zihin tarafından, gökten İsa bile inse 3. gözünü açamaz. Çünkü saf olmayan zihni yalnızca siz saflaştırabilirsiniz.
3. göz gibi derin manevi deneyimlerin sadece teknik uygulamalarla açılmasını beklemek doğru değildir. Tekniklerin gerçekten işe yarayabilmesi için zihinsel ve duygusal bir saflığa, içsel dengeye ve yüksek farkındalığa sahip olmamız gerekir. Saf bir zihin, kaşının arasına kremşanti sürse bile 3. gözünü açar. Çünkü zaten bu zihin saflık frekansında olduğu için 3. gözü çoktan açılmıştır.
Burada önemli bir noktaya geldik:
Biliyor musunuz? Eski Hristiyanlık döneminde papazlar kiliselerde cennetin tapusunu parayla satarlardı ve insanlar da bu tapuyu alırdı. Bu insanlar kandırılmış mıydı? Hayır, sadece birazcık aptaldılar.
Günümüz spiritüel anlayışında da bazen 3. gözümüzü açmak için yöntemlerin sunulması, bana yukarıdaki hikayeyi hatırlattı...
3. Göz Neden Gerçekten Açılmaz?
3. gözün açılması yalnızca fiziksel pratiklerle değil, ruhsal ve ahlaki temizlenme süreciyle doğrudan bağlantılıdır. İçsel temizlik, zihinsel huzur, saf niyetler ve kalpteki açıklıkla gerçekleşir. Bir kişi sürekli olumsuz duygularla, dedikodu, kıskançlık ve öfkeyle doluysa, bu enerjiler 3. gözü sittin sene açamaz.
Ego: 3. göz açma teknikleri yalnızca manevi gelişim amacıyla yapıldığında sonuç verir. Eğer bir kişi bu teknikleri egosal bir amaçla, gösteriş için, mistik görünmek ya da başkalarından üstün hissetmek için uyguluyorsa, gerçek bir derinlik oluşmaz ve göz açılmaz.
Saf ve temiz bir yaşam sürmek, dedikodu, kıskançlık ve negatif enerjilerden uzak durmak, bu tür manevi pratiklerin gerçek sonuçlarını görmek için zorunludur.
"Üçüncü göz, herhangi bir teknikle ya da bir başkasının yardımıyla açılmaz. Sadece üçüncü gözü açılmış bir kişiye bu hatırlatılabilir ya da kişi kendi sürecinde bunu fark eder.
Bu hatırlayışın ardından farkındalık süreci başlar. Ancak bu, daha önceki fark edişlerimizden farklıdır; 'Yüksek Bilinçli Farkındalık Hali'... Yavaş yavaş tezahür eder; bir anda ‘şak’ diye ışık yanmaz. Öğrene öğrene, yavaş yavaş parlar. Bu öğretiler bazen ‘sıkıntıyla’ gelir, demek istiyorum. Ancak, üçüncü gözü açılmış bir kişi için artık bu zorluklar eskisi gibi sıkıntı olarak algılanmaz. Neşeyle öğretir. Sıkıntı ve neşe gibi kavramlar kullandım, ama Ajna çakrasını deneyimleyen biri için bu kavramlar birbirinden farklı değildir. Bu konuyu başka yazılarımda detaylandıracağım.
Bu, bir yolculuktur; içsel rehberliğimizle güneşe doğru uzanan bir çiçek bahçesinden geçerken, parmaklarınla çiçeklere dokunarak, koklayarak ilerlediğin bir yolculuk. Parmaklar aynı dokunmaz artık, gözler aynı görmez, kulaklar aynı duymaz. Kendini keşfetme süreci, ne kadar da büyüleyici, değil mi?
Yukarıda bahsettiğim ‘papazların yöntemleri" de bu noktada işe yarayabilir. Ancak bu çalışmalar, üçüncü gözü açma çalışmaları değildir; üçüncü gözü zaten açılmış birine bunu hatırlatma çalışmalarıdır.
Peki siz? Onların yöntemlerini ‘işe yaramaz’ mı diye düşündüm sandınız? Ya da benim sözlerimden sonra kendinize bir destekçi bulduğunuzu mu düşündünüz ve ‘bravo’ mu dediniz? Yoksa, ‘Ah, bu da mı yargıladı?’ diye mi geçirdiniz aklınızdan?
Üçüncü göz, bu minik minik yargılardan sıyrıldığımızda kendini göstermeye başlayacaktır!
Ben bu hatırlatma yöntemleri için, ses frekansları, prana, yoga ve şamanik çalışmalarla geliştirdiğim uygulamaları; bireysel seanslarımda, ses meditasyonu ve yoga çemberlerinde, kamplarımda uyguluyorum.
Bir noktayı daha belirtmek isterim: Ajna çakrasını deneyimleyen biri, herhangi bir çaba göstermeden çevresindeki insanları ve olayları dönüştürebilir ve hatırlatabilir. Hiçbir kelime söylemesi gerekmez; onu izlemek yeterlidir. Sadece izlemek… Kelimelere ve tekniklere gerek kalmadan, enerjinin diliyle…"
Şimdi size uygulamaya başladığınızda 3. Gözünüze etki edip hayatınızı dönüştürecek 5 Şey'den bahsedeceğim.
Yukarıdaki başlıkta olduğu gibi bazı yazılarımda “etki edip, dönüştürecek gibi net ifadeler kullanıyor, bazı yazılarımda ise; etki edebilir, işe yarayabilir, dönüştürebilir gibi net olmayan ifadeler kullanıyorum. Çünkü bazı çalışmalar ya da yöntemler kişiye göre değişebilirken, bazıları evrenseldir ve zamanın tecrübesinden geçmiştir.
Dönüşmek o kadar kolay mı peki, 3 dakika şunu yap hayatın dönüşecek diyenler var?
Bak, hala yargılıyorsun farkında mısın? Yaptın mı o 3 dakikayı, ya da yapan tüm insanları gözlemledin de mi işe yaramayacağını düşünüyorsun? Bırak, onları da bırak!
Eğer hazırsan, bırak 3 dakikayı, bir kelime, bir an, bir kuşun ötüşüne bile dönüşebilirsin.
1. Hayvanları Doyurun: Evde beslediğiniz hayvanınızın ya da kedinizin dışında, sokaktaki hayvanları da besleyin. Bunu her gün yapın. Fıstık alıp gördüğünüz kargalara atın, kedilere mama verin vs.
2. Pazara Gidin:
Yaşlı insanlardan alışveriş yapın. Ya da köşede kıyıda eski bir şey satan, ama saatlerce iş yapamayan birinden, yaşlı genç fark etmeksizin, alışveriş yapın. Bazılarımız, insanların yanından geçtiğinde onları görür, enerjilerini hisseder ve suratlarından ya da bedenlerinden onları okuyabilir.
İşte bu “okuma,” yazının başından sonuna kadar bahsettiğim üçüncü gözün deneyimlenme halidir!
3. Gülümseyin:
Tebessüm edin. Bu küçük yüz hareketiyle, hiçbir şey söylemeden ve spiritüel cümleler kurmadan, onlara sevgi frekansını hatırlatabilirsiniz. Ancak burada önemli bir nokta var: Bu gülümseme, insanlara sevgi frekansını hatırlatmak için değil, “sizin kendinizi iyi hissettiğiniz” için doğal bir tebessümse işe yarar. Çünkü bunu bir görev gibi yapmaya başladığınızda, zihinsel bir eyleme dönüşür ve manevi samimiyet ortadan kalkar.
4. Dinleyin:
Seslere kulak verin. Kuşların cıvıltısını, dalgaların ritmini, rüzgarın uğultusunu, yağmurun tınısını... Bu dinleyişler, bir süre sonra titreşimlere dönüşecek ve kuş seslerinin frekansı, enerji bedeninizi arındıran bir ses meditasyonuna evrilecek. Zaman gelecek ki, o rahatsız edici kamyon sesi bile aynı arındırıcı etkiye sahip olacak.
5. Dokunun:
Bir ağaca dokunun, toprağa, suya, çime, çiçeğe... Bu dokunuşlar, dinlediğiniz seslerle yavaş yavaş birleşecek. Ve bir an gelecek ki, dokunduğunuzda dinlediğinizi hissedeceksiniz. Kuşu ağaçta, rüzgarı toprakta duyumsayacaksınız. Ne büyüleyici bir hissediştir bu!
Bu beş yöntemi yaşamınıza entegre ettiğinizde, zamanla yeni davranışlar ve farkındalıklar gelişecek. Bu yöntemler zamanla on, on beş adede çıkacak ve bu yeni çalışmaları kendiniz keşfetmek en değerli olanıdır. Ben yalnızca beşini söyledim; geri kalanları sizin yolculuğunuzda karşınıza çıkacak. Sevgi verdikçe, daha fazlasını vermek isteyeceksiniz ve bu yolu deneyimleyen biri için artık geri dönüş neredeyse imkânsız hale gelecektir.
Namaste
Eyvallah…
Comments