Spiritüalizme İlk Adım “Yoga Yama Ve Niyama”
- Muzaffer Alemdar
- 23 Ağu 2024
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 17 Şub
Önce Fiş, Sonra Alışveriş
Spiritüel alanda ilerlemek, maneviyatımızı hissetmek ne güzel arayışlar. "Ben kimim?" diye sormak ne güzel bir soru!
Peki, bu soruların, bize kattığı içsel neşeyi,
farkındalığı, teslimiyet duygusunu ve evrenle bir olma hissiyatını nasıl hisseder ve deneyimleriz?
Çoğumuzun başvurduğu ritüeller ve öğretiler var. Kimimiz yoga yapıyor, kimimiz meditasyon, kimimiz namaz kılıyor ve bunlar gibi yüzlerce ritüel… Sonra bazı teknikler üzerinde çalışıyoruz; evrenle bağ kurabilmek, birlik bilinciyle sevgiyi deneyimlemek için.
Peki, o içsel spiritüel kapılar nasıl aralanır?
Bu kapılar, benzinciye gittiğimizde bize verilen fişi alacak farkındalığa sahip bir zihinle açılmaya başlar.
Allah allah ne fişi?
Spiritüel yaşam, küçük şeyleri görmeden büyük şeyleri bize göstermez. Bu, evrenin büyüleyici kurallarından biridir. Bu kural, enerjiyi deneyimleyip mutlak güç, Allah, Tanrı, Brahman, Evren, kozmos… Ne derseniz deyin, onunla bağ kurabilmeniz için ilk adımlardır.
Pompacının bize uzattığı fişi alacak farkındalıkta değilken… Yani, pompacı, bizim olan fişi uzatıyor, biz almıyoruz; o da bizim yerimize adım atıyor, elini kaldırıp çöpe atıyor! Ne kadar basit gözüküyor, değil mi? Off, fakat çok büyük!
Hani canımız sıkılıyor, geceleri huzursuz uyuyor, içimiz darlanıyor ya bazen? İşte bunlar, yaptığımız bu küçük eylemlerin içsel alanımızı etkileyen sonuçları. Pompacının uzattığı fişi almayı çoğaltabiliriz. Masaya gelen aç bir kediyi görmezden gelip yemeğe devam etmek, spiritüel kapılarımızın aralanmasını engellerken, hasta bir yaşlı yakınımızı ziyaret edip onu sevindirmek bu kapıları açabilir
Bu yazdıklarım, yoganın birinci ve ikinci basamağı olan yama ve niyamalardır. Yoga der ki:
1. Basamak Yama ve 2. Basamak Niyama’da: Dedikodu yapmamak, yargılamamak, yalan konuşmamak, teslimiyetle olanı kabul etmek, saf ve temiz zihin halinde olmak gibi şeyleri söyler.
Bunları yapmadan, gerçek bir meditasyonu deneyimleyemeyiz. Bu sadece yoga değil, tüm kutsal kitaplar ve diğer öğretiler, şamanizm, Budizm ve diğerlerinde hep aynıdır.
Her gün uçakla hacca giden, günde 10 saat namaz kılan ya da kiliseden çıkmayan, Hindistan’da tapınaklara gidip ritüeller yapan biri, dedikodu yapıp yargılayan bir zihne sahipse, evrenle mistik bir bağ kurması olası değildir. Düşünsenize, yukarıda saydığım ritüelleri yapıyoruz ama çalışanımızın ya da birinin hakkını yiyor ya da insanların arkasından konuşup yargılıyoruz ve sonra yaradanla bağ kurup sevap kazanmak ya da içsel bir spiritüel açılım yaşamak istiyoruz. Günde söylediğimiz 5000 mantra ve dualar ile de hayallerimizin gerçekleşmesini umut ediyoruz. Yüce ruhun buna cevabı, "Ne şapşal" diyerek gülmek olacaktır.
Frekansımız, bize zarar veren bir alanda ise bu yine de bir problem teşkil etmez. Problem yok, çünkü bu düşük frekanslı duygularımızı dönüştürebilmemiz için her gün bize fırsatlar sunuluyor. Bu fırsatlar, sabah kalkıp akşam eve gidip uyuyana kadar binlerce kez karşımıza çıkıyor! Spiritüalizm, bu fırsatları görebilecek ve duyabilecek farkındalıklar sağlar bizlere.
İnsanlar bize "dedikodu yapma, kıskanma, iyi düşün" dese de bu bir anlam ifade etmeyecektir, biz kendimizi fark etmediğimiz sürece. Ancak, günlük yaşantımızda bu içsel dönüşümü yaşamak için bazı çalışmalar vardır. Bu çalışmalar, gözleri kapatarak değil, gözleri açarak yapılan meditasyon çalışmalarıdır! (Bu konuyu da ileride açacağım.)
Bugünkü konumuz: Fiş!
Peki, benzincide ya da kasada ki fiş, dönüştürmek istediğimiz bu duyguları nasıl dönüştürecek ki?
Bu, yogada “karma yasası” olarak bilinir ve diğer tüm öğretilerde de anlatılan bir konudur. Yaptığımız her eylem ve düşünce bize geri döner. Bu dönüş, genellikle maddi değil, manevi huzurumuz içindir. Sadece bir fakire sadaka vermekle değil, bu davranışları her gün yaparak yaşayacağınız tezahürlerdir. Aslında bu, karşılık beklemeden vermektir.
Evren aslında bizden, onun gibi olmamızı ister. Der ki: “Huzur mu istiyorsun? O zaman etrafına gülümse. Işık mı arıyorsun? Güneş gibi, karşılık beklemeden ver!” Çünkü biz, bütünün birer parçalarıyız.
“Biz bütünün birer parçalarıyız!” Bu, sıkça duyduğumuz meşhur bir spiritüel ifadedir. Ancak bu cümleler, yalnızca sözlerde kalır; kelimelerle ifade edilemez. Bu, kişinin kendi deneyimleyeceği ve tüm spiritüel çalışmaların nihai sonucudur. Bu deneyimi yaşayan biri için artık tüm sorular yanıt bulur ve her şey yerine oturur. Gelecekte doğayla yapacağımız çalışmalar, bu sürecin kapılarını açacak anahtarları fark edebilmek içindir. Bu cümleye dikkat edin: “Deneyimlemek için” değil, “deneyimleme kapılarını açacak anahtarları fark edebilmek için.” Ego, dedikodu, fesat ve kıskançlık frekansında bir zihin; bırakın anahtarı fark etmeyi, rüyasında bile göremez.
Bu verişler, zamanla ya da belki şu an, içimizde doğacak coşkuyla huzur ve neşeyle dolmamızı sağlar. Sokağa çıkıp bir kediyi beslemek, müdürüne ya da iş yerindekilere güler yüzle davranmak, eve geldiğinde neşe saçan bir coşku hissetmek, bu duyguları yaşatır bize. Bu hisler, zamanla, yani zamanın tecrübesiyle, dönüştürmek istediğimiz duyguları unutturur. Bu süreçte herhangi bir çaba göstermeye gerek kalmaz artık. Spiritüel yaşamın en muazzam yanı da budur: Çaba göstermeden ve kontrol etmeden, kendiliğinden oluşması! Ve bu hissin yaşanması, içsel keşfedişimizin en derin açılımlarından biridir.
Bu yazı, spiritüalizmin ne olduğunu anlamamıza ve sekiz basamaklı aydınlanma yolundaki yoganın 1. ve 2. basamağını (ki bu tüm öğretiler ve dinlerin de temelini oluşturur) hayatımıza neden içselleştirmemiz gerektiğini vurgulamak için yazıldı. Diğer basamakların ve aklınıza gelen tüm ritüellerin gerçekten etkili olabilmesi için, bu ilk iki basamağın hayatımızda kökleşmesi gerektiğini anlatıyor.
Bir adım at!
Frekansı düşük duygu ve huylarımızı fark edip onları dönüştürmek için, bize küçük gibi gelen ama işin temelini oluşturan adımlarla yeni bir güne başlamak ve bir adım atmak: Fişleri almak, Gülümsemek, kibar olmak, kalp kırmamak, yargılamamak, kusur bulmamak, pazarda patik satan teyzeden alışveriş yapmak, ihtiyacı olanlara yardım etmek gibi sevgi dolu davranışları günlük yaşamımızda sürdürmek spiritüalizmin ilk adımdır.
Namaste
Comments