Meditasyon Halindeki Zihin Yoga Dhyana…
- Muzaffer Alemdar
- 9 Eyl 2024
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 13 Eyl 2024

Meditasyon halindeki zihin yoga dhyana
Sahilde çimenlerin üstünde yoga yaptığım bir gündü. Sarı bir kedi geldi ve yanıma uzandı. O uzanınca ben de uzandım. Nefes çalışıyordum ama her şeyi bıraktım; sadece uzandım. Gözlerim bulutlara çevrildi; güneşin ışığıyla renklenen bulutlar hafifçe yüzüme, yanaklarıma vuruyordu. Yanımda bir kedi, bacağıma yaslanmış uyuyordu. Gözlerimi kapattım ve hissettim: bacağımda bir kedi, bedenim toprakta, ruhum bulutlarda...
Bir hayvanın bacağıma dokunuşu, sırtımın toprağa değmesi, güneşin yüzüme yansıması... Bu bir mucize! Kendimi ne kadar bırakırsam, içimde o kadar güçlü bir şükür hissi doğdu – kelimelere dökülmeyen, hislerle gelen bir şükür. Bacaklarımın hissettiği, gözlerimin güneşi gördüğü, sırtımın toprağa dokunduğu, kulaklarımın rüzgarı duyduğu bir şükür... Bu farkındalıkla daha da derinleştim, her şeyle daha fazla yakınlaştım. Yavaş yavaş mesafeler ortadan kalkıyordu: kediyle, güneşle, rüzgarla, toprakla...
Yoganın altıncı basamağı olan Dharana, gördüğün, dokunduğun ve duyduğun şeylerle arandaki mesafenin ortadan kalktığı anın deneyimlenmesidir. Meditasyon, bu mesafelerin ortadan kalktığı andan sonra başlar! Yoganın yedinci basamağı ise meditasyon, yani Dhyana’dır.
Yogadaki meditasyon, sadece rahatlamak ya da kendini keşfetmek için yapılan bir şey değildir. O, mesafelerin ortadan kalktığında ortaya çıkan, zihnin sessizlik halidir. Yoganın tüm basamakları bizi bu deneyime hazırlar. Herkes meditasyonu farklı nedenlerle yapabilir: stresten kurtulmak, öfkeyi dindirmek... Ancak yogada basamakları deneyimledikçe kendini tanırsın; yoga, kendini tanıma sanatıdır. Kendini tanımakla birlikte ne öfke kalır ne de endişe!
Meditasyonu deneyimlemek, dualiteden ayrılmak demektir. Bir insanın meditasyon yapıp yapmadığını konuşmalarından anlayabiliriz. Örneğin, hava çok sıcak diye şikayet eden biri, ne kadar Hindistan’da tapınaklara gidip meditasyon yaptığını iddia etse de, o kişi henüz meditasyonu deneyimlememiştir. Meditasyonu deneyimlemiş biri, değiştiremeyeceği şeyler için yakınmaz. Sıcaksa, soğuk bir yer bulur ve oturur sessizce. Dile getirmez, kelimelere, cümlelere dökmez. Zihin kontrolünü sağlamıştır artık. Su gibidir.
Zamanla çalışmaların meyvesini vermeye başlar ve bir şeye şahit olacağın bir an gelir. Bu anlara gelmek, çalışmalarımız ve deneyimlerimiz sonucunda oluşan bir boşluk ya da içsel basınç anıdır. Mesela, tahammülsüzlük yaşıyor musun? İnsanlardan soğuma, beni anlamıyorlar düşüncesi, yalnız kalma isteği, enerjilerden çok etkilenme... Ya da tamamen sessiz kalma, tepkisizlik... Bu aslında bir sınavdır. Bazılarımız bu sınavı geçer, bazılarımız ise durur... Çünkü geçeceğimiz bir şey yoktur! Sadece hatırlamamız gereken şeyler vardır.
Bizim bu hatırlayışımız bir patlamadır. Spiritüel patlama. Bu patlamaya diğer yazılarımda ayrıca değineceğim, şimdilik patlama olarak düşünelim.
Ve şimdi düşnelim!
Hafifçe omurganı düzelt, boyun kaslarını gevşet. Şimdi güldüğün yanak kaslarını da serbest bırak, omuzlarını rahatlat. Telefona biraz ara ver ve derin bir nefes al. Göğsünde tuttuğun nefesi hissederek, tüm bedenine yayıldığını hayal et. 1-2 dalika bekle ve okumaya devam et…
Yukarıdaki çalışmayı yapmanızı istedim. İçimden size bu çalışmayı yaptırmak geldi…
"Özgür zihin, aldığın taşı neye iyi gelir diye sormadan takmaktır koluna."
“Ne yani, soranların zihni özgür değil mi?”
“Değil.”
“Ama hani dualite filan, hani yargılayan zihin meditasyon yapamazdı?"
“Evet, çok iyi yakaladın."
Yukarıdaki yazıyı bir iki kere okuyun: "Özgür zihin, aldığın taşı neye iyi gelir diye sormadan takmaktır koluna." Bu cümleyi birkaç kez tekrarladığında, enerjinin nasıl değiştiğini fark ertin mi? Yazdığım her şey bozuldu! "Bozdu mu? "Evet, bozdu" “E hani yargılama yoktu! Ayrıca, birisi sana "yanlışsın" dediğinde hemen bozuluyor musun? Kontrol onda mı?
“Fark ettikten sonra yargılamamak” bir yazı konusu oluştu bana. Fark etmek ve sonra yargılamamak! Yakında yazarım.
"Hayır bozmadı"
"Evet bozdu"
Bu iki cümleyi yavaşça tekrar tekrar okuyun ve aralarındaki frekansları deneyimleyin. Bu farkındalık, size kelimelerin hayatımızda ne kadar güçlü olduğunu gösterir…
Yukarıda yazdığım cümleyi, “meditasyonu deneyimlemiş bir insan, "hava sıcak" deyip yakınmaz.” Şimdi bu cümleyi daha net anladınız, çünkü deneyimlediniz. "Hayır bozmadı" ve "Evet bozdu" cümlelerindeki titreşimi saniyenin onda biri civarı bir sürede fark ettiniz, hissettiniz. Meditasyon halindeki bir zihin bunu duyduğu ve konuştuğu her kelime de, cümlede, seste yaşar. Böyle bir zihin, nasıl olur da ağzından kötü bir şey çıkarabilir? Bu mümkün değildir. Öyle bir zihin ne kalp kırabilir, ne de öfkeyle konuşabilir. Konuşacağı tek şey sevgidir…
Yoga basamaklarını bir okulun aşamaları gibi düşünün: İlkokuldaki bir çocuğa üniversite derslerini anlatırsanız, sadece dinler ama anlamlandıramaz. Aynı şekilde, yogada meditasyon aşamasına gelmek için yavaş yavaş basamakları geçmelisiniz. Zihniniz oradan oraya zıplarken meditasyon yapılamaz. İşte bu yüzden yoga, nefes çalışmalarını içerir. Nefesin gücüyle zihni kontrol etmeyi öğrenirsiniz; bu, 3. basamak olan Pranayama basamağıdır. Her bir basamak bir deneyimdir. Hiç meditasyon yapmamış birine meditasyonu anlatmak zordur; ancak meditasyon deneyimlendiğimde anlam kazanır. Yoga da böyledir, basamak basamak ilerler. Meditasyon, sekiz basamaktan yedincisidir. Son basamak ise “Samadhi” dir. Samadhi üzerine ayrıca bir yazım olacak.
Meditasyonu deneyimleyen biri, sessizliğin dilini anlar. Enerji bedenini, aurasını ve ses frekanslarını hisseder. Birinin eline dokunduğunda o dokunuş artık eskisi gibi değildir. Negatif kelimeler sarf etmez, Çünkü söylediği şeylerin tezahür ettiğini bilir. Bir ortama girdiğinde insanların enerjisini hissettiğiniz o nadir anlar, meditasyonu deneyimleyen biri için her gördüğü, dokunduğu ve duyduğu şeyde yaşanır. Artık her şeye farklı bir gözle bakmaz, o, o farklı gözün ta kendisi olmuştur! Bu farkındalık, meditasyonu deneyimleyen herkese açılan bir kapıdır. İçimizde hep var olan, ancak zamanla unutulan içsel gücümüzün kapısıdır.
Meditasyonu deneyimleyen biri günlük yaşantılarında da farklılaşır. Yalan söylendiğinde ses frekansındaki değişimi hisseder, ancak bu onu rahatsız etmez. Çünkü dualiteden özgürleşmiş, sessiz bir zihni vardır. Zihnini, “Yalan mı acaba, doğru mu?” gibi sorularla doldurmaz. Duyduğu ve gördüğü şeylerle zihninde savaşmaz. Sevgilisinden ayrıldığında depresyona girmez; kıskançlık ve dedikodu gibi duyguları artık taşımaz. Çünkü meditasyonu deneyimlemek, sevgiyi deneyimlemektir. Sevgiyi deneyimleyen bir insan, sosyal medyada başkalarını kıskanmaz, dedikodu yapmaz. Tıpkı güneşin ayı kıskanmadığı, suyun toprağın arkasından konuşmadığı gibi.
“Pratik”
Bu yazımla ilgili aşağıdaki çalışmayı yapın:
Bu gece 10 dakika boyunca ayı izleyin. Eğer ay görünmüyorsa, gökyüzüne bakın. Eğer gökyüzü de görünmüyorsa, herhangi bir noktaya odaklanın; çimen, eliniz, bulutlar, mum, ateş vs. Gözlerinizi kırpmadan bakmaya çalışın. Eğer göz kırpmak konsantrasyonunuzu bozuyorsa, rahat olun ve kırpabilirsiniz. Sadece bir noktaya odaklanın. Bu çalışmayı dışarıda sarı bir kedi gördüğünüz her an yapın.
Şimdilik bu kadar.
Namaste
Eyvallah...
Comments